Moral ve Motivasyon En İyi İlaçtır
Merhaba arkadaşlar
Öncelikle sizlere kendimden, sonrasında yaşadığım sakatlıktan bahsedeceğim.
Çocukluğumdan beri her zaman çok hareketli bir yaşantım oldu ve olmaya devam ediyor. 2013 yılı itibariyle koşuyla tanışıp, o tarihten itibaren düzenli koşular yapıyorum. Belirlediğim yarışlarda yer almaya gayret ediyorum. 2015 yılı benim için hem sevindirici hem de hüzün dolu, yılın başında birlikte koşmaya başladığım Koşu Kadını (KK) ve Ankara Koşuyor (AK) guruplarıyla o yarış senin bu yarış benim demeden bol bol seyehat edip, yarışıyoruz...
"İşleyen demir pas tutmaz" misali koştukça daha çok koşmak istiyordum ve bu konuda bilgi ve tecrübemi gün geçtikçe fazlalaştırıyorum. Artık mesafeler kısalmaya başlamıştı ve hedefimi maraton (42.192 Km) koşmak olarak belirledim ve 37. Avrasya Maratonuna (37. Vodafone İstanbul Maratonu) kayıt oldum. Maraton ciddi bir koşu mesafesi olduğundan daha ciddi antrenmanlar yapmam gerekiyordu ve bu süreçteki hazırlıklar için Tolga arkadaşımdan yardım alıp, bir program eşliğinde hazırlıklarımıza Temmuz 2015 gibi başladık. Bu antrenmanlarda benim bile kendimden beklemediğim hızda koşular yaparak iyiden iyiye yarışı iple çeker olmuştum. Her zorlu antrenmanın üstesinden geldikçe, güvenim artıyordu. Günler azaldıkça, kısa bir koşu için Hacettepe Kampüsüne gitmiştik ve güzel bir koşu sonrası fotoğraf çekmek için hızla ve sekerek merdivenleri çıkarken, maalesef aşil tendonum büyük bir gürültüyle koptu sesi duymamla beraber, o an ve sonrasında ki bir kaç hafta hayatımda yaşadığım büyük şoklar/tranvalarla geçti. Bir kaç gün sonrasında ameliyat olacağım kesinleşti ve tabii bu kontrollerde ne kadar zaman koşamayacağım, ne kadar yarış kaçırdım gibi planlamalar ve kendime kızmalarımla geçiyorken, doktora sordum, "ne zaman koşabileceğim doktor" maalesef aldığım cevap " 6 ay sonra koşabilirsin..." oldu.
Ameliyattan iki hafta sonra:
İzlemediğim filmleri izleyip, okumadığım kitapları okuyup, sağlıklı günlerimde yapmadığım tembellikleri yaparak günümü gün ediyordum. O günlerde koltuk değnekleri ile hareket ediyordum. O kadar büyük bir heyecan vardı ki içimde zorlansam da bir seferinde 2,5 km kadar açık havada yürüyüş yapıp kan ter içinde kalmıştım. Bu sırada sanki ayağımda bir sorun yokmuşcasına neşem yerindeydi, biliyorum ki ben kendimi üzersem sağlığımda olumlu yanları görmessem, iğleşmem zorlaşcak ve günlerim eziyet edecektim kendime.
Ameliyattan 36 gün sonra:
Ve o gün gelmişti. Kontrolümden sonra ilk o gün ayaklarımın üzerinde koltuk değneksiz yürümeye başladım. Bu duruma nasıl sevindim bilemezsiniz...
Artık yavaşta olsa yürüdüğüm ve kendi başıma hareket ettiğim zamanlar başlamıştı. Sonrasında fizik tedavimin ilk günü kontrolde, fizyoterapistim bana "sana ne yapacağım senin hiç hareket kaybın yok" dedi. Sonra ki muayenelerimde doktorumun benim durumumun normal vakalardan daha iyi olduğunu söylemesi de ayrıca sevinç kaynağı oldu bana, inşallah Mart 2016'da da özlemle duyduğum yarışları koşmaya ve yıl sonunda da gecikmeli de olsa Avrasya Maratonu beni bekler...
Yazımı sonlandırırken; benim durumumda olan bir hastanın normal aktiviteleri yapması en az 6 ay süreceği görülen vakaların ortalaması. Benim bu kadar hızlı iğleşmemin başında ailem ve arkadaşlarımın bana destekleri, egzersizlerimi hiç aksatmam ve "ender kişiler bu molalarda harika geri dönüşlere imza atar" cümlesini kendim için referans edinerek, hızla iğleşeceğime inandım. Ameliyat ve sonrasında kendimi hiç üzmemem, sürekli pozitif olmam ve gülmeyi hiç suratımdan eksik etmemem iğleşmemi iyi yönde etkilediği kaçınılmaz bir gerçektir. Bu rahatsızlığı umarım kimse yaşamaz ve yaşayan her arkadaşım da en az sıkıntıyla atlatmasını dilerim...
Kendinize inandığınızda, bol moral ile başarmak mümkün oluyor.
Sevgilerimle
Akın KAYGISIZ