Artık 'yakalıyoruz'
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Üroonkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Çağ Çal, "2000'li yılların başında hastaların yaklaşık yüzde 30'una böbrek kanserinde erken evrede teşhis konuluyordu.
Bugün ultrasonun yaygınlaşmasıyla bu oran yüzde 70-80'lere çıkmıştır. Bu sayede erken teşhisin tam karşılığını yaşayabiliyoruz" dedi. Belek beldesindeki bir otelde 6-10 Kasım tarihlerinde düzenlenen 11. Üroonkoloji Kongresi'nin ardından basın toplantısı düzenlendi.
BÖBREK KANSERLERİNDE ÇOK YOL ALDIK
Toplantıda konuşan Çal, son 5 yıl içerisinde çok ciddi şekilde böbrek tümörlerinin tedavisinde yol aldıklarını söyledi. İleri evre böbrek kanserlerinde 1990'lı yılların başında cerrahi müdahale dışında başka seçeneklerinin olmadığını dile getiren Çal, son yıllarda teknolojinin kullanılmasıyla bu müdahalenin kolaylaştığını ifade etti.
Böbreğin yapısı ve anatomik özelliklerinden dolayı teşhisinin zor olduğunu vurgulayan Çal, düzenli takip ve kontroller dışında böbrek kanseri teşhisinin zor olduğunu kaydetti.
YÜZDE 30'DAN YÜZDE 70'E ÇIKTI
Günümüzde gelişen teknolojinin daha yaygın kullanılmasıyla erken teşhislerin yapıldığına işaret eden Çal, "Örneğin, 2000'li yılların başında hastaların yaklaşık yüzde 30'una böbrek kanserinde erken evrede teşhis konuluyordu. Bugün ultrasonun yaygınlaşmasıyla bu oran yüzde 70-80'lere çıkmıştır. Bu sayede erken teşhisin tam karşılığını yaşayabiliyoruz" diye konuştu.
Çal, tümörlerde artık yaygın olarak böbreğin tümünü çıkarmadan cerrahi müdahalede bulunduklarına dikkati çekerek, bu sayede uzun dönemli hastaların böbrek yetmezliği ve diyalize muhtaç olma oranlarını ciddi oranda önlediklerini vurguladı.
Böbrek kanserlerinde ilaç tedavisinin de önemli olduğuna işaret eden Çal, "İlaç tedavisi ile hastalığın tamamen vücuttan uzaklaştırılmasını sağlayamıyoruz ama hastalığın seyrini, gidişatını mümkün olduğu zamanlarda ardışık tedavilerle yavaşlatabiliyoruz. Hastalarımızın yaşam sürelerini arttırabiliriz" diye konuştu.
TARIMIN YOĞUN OLDUĞU BÖLGELERDE İDRAR KESESİ KANSERİ FAZLA
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Üroonkoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Talha Müezzinoğlu ise derneğin temel hedefinin eğitim ve bilimsel araştırma yapmak olduğunu söyledi.
Bunun için tüm imkanları etkin şekilde kullanmaya çalıştıklarını, dernek üyesi arkadaşlarını her yıl en az iki defa bir araya getirdiklerinin belirten Müezzinoğlu, "İlgili kanserler ile ilgili çalışma guruplarımızda bilimsel araştırmalar planlanıyor ve çok merkezli çalışmalar yapılıyor. Daha sonra bunları dünya tıbbına sunuyor ve yayın olarak bilgilenilmesini sağlıyoruz" dedi.
Müezzinoğlu, kanserde en önemli risk faktörlerinden birinin sigara olduğunu dile getirerek, "Tarımın yoğun olduğu bölgelerde de idrar kesesi kanserinde artış yaşanıyor. Tarım işçiliğinde kullanılan kimyasal ilaçların uygulanması sırasında gerekli önlemlerin alınmaması veya bunların bilinçsizce kullanılmasının, bunun sebepleri arasında olduğunu düşünüyorum" ifadesini kullandı.
KONGREDE 300'ÜN ÜZERİNDE TEBLİĞ YAPILDI
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Üroonkoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Sinan Sözen, kongreye yaklaşık 800 kişinin katıldığını, kongre süresince bilimsel anlamda 300'ün üzerinde tebliğ yapıldığını anlattı.
Derneğin bir önemli noktasının da her yıl üroonkoloji bursu vermeye devam etmesi olduğunu kaydeden Sözen, "Burs, genç arkadaşlar için çok önemlidir. Yurt dışı eğitim bursu ile belli sürelerde belli araştırmalar ve projeleri yürütmek için de giderler. Kongrenin gelirleri, tekrar genç araştırmacılara geri dönüyor. Bu da derneğin bugüne kadar yaptığı en büyük faaliyetlerden biridir" görüşünü dile getirdi.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Türkeri de kongrenin dünyada Türkiye'yi başarı ile temsil eden önemli toplantılardan biri olduğuna işaret etti.