Alzheimer

Alzheimer (Alzaymır) Hastalığı Nedir? İlk tanımlanmasından 100 yıl sonra bile  Alzheimer hastalığı dünya çapında hala, zihinsel ve fiziksel en çok yıkıma neden olan hastalık olarak yerini korumaktadır. Alzheimer hastalığı entellektüel gerileme ile birlikte çeşitli nöropsikiyatrik davranışsal rahatsızlıklara ve günlük yaşam aktivitelerinde bozukluklara neden olan ilerleyici ve sinir sistemini yozlaştırıcı (dejeneratif) bir beyin hastalığıdır. 

Alzheimer hastalığı bütün demansların (bunama) en sık nedenidir. Bellek kaybı ya da unutkanlık hastalığın en belirgin ve değişmez bulgusudur. Hasta çoğunlukla ilk olarak yakın olayları hatırlayamaz. Hastalığın ilerlemesi ile birlikte lisan, dikkat, görsel- mekansal fonksiyonlar, yargılama, plan yapma, karar verme gibi yürütücü fonksiyonlar, becerili hareket (praksi) ve bilme, tanıma (gnozi), yapılandırma gibi bilişsel işlev bozuklukları hastanın  klinik durumuna eklenmektedir. Depresyon, hayal görme, hezeyan (sanrı) gibi psikotik belirtiler, sinirlilik, saldırganlık gibi davranış değişiklikleri hastalığın gidişi sırasında ortaya çıkar.

Hastalığın erken başlangıcı genetik geçiş özelliğine sahiptir ve hastaların yalnız %3-5’ini oluşturur. Hastaların %95’inde hastalık ileri yaşlarda başlar ve genetik değildir. Yaşlı nüfusun arttığı toplumlarda demans(bunama)  önemli bir sağlık problemidir. Alzheimer hastalığı bütün demansların %50-70’ini oluşturur. 65 yaşın üzerindeki kişilerde %3-11, 85 yaşın üzerinde %20-47 gibi yüksek sıklığa sahiptir. Dünyanın değişik bölgelerinde yapılan çalışmalarda 65 ile 85 yaşları arasında, hastalık sıklığının her beş yılda bir, 2 katına çıktığını gösterilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde 5 milyon Alzheimer hastası bulunmaktadır. Ülkemizde bu konuda bir araştırma olmamakla birlikte , yaşam  süresinin uzamış olması nedeniyle, sayının da yüksek olduğu tahmin edilmektedir.

Alzheimer Hastalığının Oluşum Mekanizması

Hastalık ismini Dr.Alois Alzheimer ’den almaktadır,  1906 yılında ilk kez, bugün de Alzheimer hastalığının tanısı için kullanılan “yaşlılığa bağlı plaklar, sinir liferinin yumakları, damar sertliği, sinir hücresi ve hücreler arası bağlantıların kaybı” gibi patolojik bulguları, hastası August D’ nin beyninin otopsi incelemesi ile tanımlamıştır. Yaşlılığa bağlı plaklar, sinir lifleri yumaklarının birikimi, beynin hafıza ve öğrenme ile ilgili bölgesi hipokampus’tan başlar ve seneler içinde beynin hareket ve duyu alanları dışındaki bölgelerine yayılır. Sinir hücresi (nöron) ve hücreler arası bağlantıların (sinaps) kaybı beynin kabuğunda belirgin olmak üzere bütün beyinde küçülme (atrofi) ile sonlanır.

Alzheimer Hastalığı'nın Belirti ve Bulguları:

Hastalığın başlangıç dönemi , yavaş ilerleyici belirtiler ve bulgular nedeniyle belirsizdir. Patolojik sürecin, klinik bulguların ortaya çıkmasından 15-20 yıl öncesinden başladığı düşünülmektedir.

Alzheimer hastalığı klinik olarak “hafif”, “orta” ve “ağır” olmak üzere üç döneme ayrılır.

  • Hafif (erken) dönemde;

Yakın geçmişte yaşanan olaylar, konuşulanlar hatırlanmaz. Çocukluk dönemi hafıza sağlamdır. Alet kullanma, eşyaların yerini bulma, mali konular, kompleks ev işleri gibi günlük yaşam aktivitelerini yapmakta zorluk çekilir. Kelime bulmakta zorluk, duraklayarak konuşma gibi lisan bozukluğu ortaya çıkar. İçe kapanma, duygusal cevapsızlık, bozuklukları inkar gibi davranış değişiklikleri gözlenir.

  • Orta dönemde;

Hastalar önemli derecede hafıza bozukluğu gösterir. Yakın hafıza bozukluğu artar, uzak hafızada da bozukluklar ortaya çıkar. Karar verme, hesap yapma bozulur. Yer-kişi tanıma, zamanı bilmede bozulmalar olur. Kişisel temizlik ve çevre temizliğine önem verilmez. Hastalığın daha ilerlemesi ile orta-ağır donemde hastalar düzgün giyinemez, banyo ve tuvalet temizliğini yapamaz duruma gelir. İdrar ve dışkı kaçırma gelişebilir. Yakın olaylar hakkında bilgisi yoktur veya çok azdır. Uzak hafıza da çok bozulur. En yakınlarını dahi karıştırabilir, örneğin eşini annesi veya babası sanabilir. Yerinde duramama, amaçsız hareketler yapabilir. Bağırma, saldırganlık, tehdit gibi davranış bozuklukları gösterebilir. Hayal görme (görsel halusinasyon) ve hezeyanlar (eşya-parasının çalındığı, kendisine kötülük yapıldığı, çevredeki insanların sahteleri ile değiştirildiği gibi) ortaya çıkabilir.

  • Ağır dönemde;

Hastalar yaşamlarını sürdürmek için devamlı bakıma ve yardıma gereksinim duyar. Konuşma, bağımsız hareket yeteneği kaybolur ve hasta yatağa bağımlı hale gelir. Kol ve bacaklarda kas sertleşmesi, şekil ve hareket bozukluğu gelişir. Hayatın ilk dönemlerinde görülen yakalama, emme gibi ilkel refleksler ortaya çıkar. Bağışıklık sistemi çöken hasta, araya giren zatürre, idrar yolu veya yatak yarası enfeksiyonu gibi bir nedenden kaybedilir. Hastalığın süresi tanı konduktan sonra 5-20 yıl arasında olup ortalama 10 senedir.

Alzheimer Hastalığı'nın Risk Faktörleri

Alzheimer dahil bütün demansların en önemli risk faktörü yaştır. Kadınlarda Alzheimer riski erkeklerden iki misli daha fazla bulunmuştur. Düşük eğitim düzeyinin ileri yaşlarda hastalık için risk faktörüdür.  Ailesinde özellikle anne-baba-kardeş gibi birinci derecede yakınlarında Alzheimer hastalığı olanlarda demans gelişme riski ortalama dört kat fazladır. İki veya daha fazla birinci derece yakını Alzheimer olanda bu risk daha da artmaktadır. Ayrıca ailesinde Down sendromu (mongolizm) olanlarda da Alzheimer riski artmaktadır. Kolesterol taşınmasında görevli bir protein olan Apolipoprotein E Â 4 alleli normallerde %16 pozitif iken Alzheimer hastalarında bu rakamın %35-50 dolaylarında pozitif olduğu saptanmıştır. Dolayısıyla bu alleli taşıyanların bir kısmının hastalığa yatkın olduğu söylenebilir. Ağır kafa travması ve sayısı ile Alzheimer için risk faktörüdür. Son yıllarda vasküler (damar hastalığı) risk faktörleri, ateroskleroz (damar sertliği), hipertansiyon, atrial fibrilasyon, insüline bağımlı şeker hastalığı (Tip1 Diyabet), kolesterol yüksekliği, sigara, kanda homosistein yüksekliği ve inflamasyon’un (yangı) Alzheimer hastalığı için de risk faktörleri oldukları belirtilmiştir.

Alzheimer Hastalığı'nın Teşhisi

Bu gün kesin Alzheimer tanısı, biyopsi veya otopside alınan doku incelemesi ile konabilir. Klinikte konulan tanı, olası Alzheimer hastalığı tanısıdır. Bununla birlikte, hasta öyküsü, fizik ve nörolojik muayene, nöropsikolojik testler, görüntüleme yöntemleri (bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme) ve laboratuvar incelemeleri ile yüksek oranda (%85-90) doğrulukla klinik tanı koymak mümkündür.

Alzheimer Hastalığı’nın 10 Uyarıcı Belirtisi

 1.El işi becerilerini etkileyen hafıza kaybı

 2.Tanıdık görevleri yapmada zorlanma

 3.Konuşma ile ilgili problemler

 4.Yer ve zamanı karıştırma

 5.Konulara karşı zayıf veya azalmış yargılama

 6.Soyut düşünmeyle ilgili sorunlar

 7.Objeleri yanlış yerleştirme

 8.Duygu  ve davranış değişiklikleri

 9.Kişilik değişiklikleri

 10.İnsiyatif kullanamama

Alzheimer Hastalığı'nın Tedavisi

Hastalığın tam tedavisi yoktur. Alzheimer tedavisinde kabul  görmüş belirtilere yönelik tedavi, kolinerjik yerine koyma tedavisidir. Kolinerjik hipoteze göre Alzheimer’de bilişsel fonksiyonların ve özellikle hafıza bozukluğunun asetilkolin azalmasından kaynaklandığı ileri sürülmektedir. Antikolinerjik ilaçların bellek bozukluğuna sebep olması, Alzheimer’de asetilkolin transferaz enziminin düşük bulunması ve nöron kaybının kolinerjik nöronlarda çok olması bu hipotezi desteklemektedir. Kolinerjik ilaçlardan günümüzde en fazla kullanılan ilaçlar asetilkolinesteraz inhibitörleridir.

Türkiye’de de bulunan bu ilaçlar, donepezil, rivastigmin ve galantamin’dir. Son yıllarda NMDA reseptör antagonisti  memantine tedaviye eklenmiştir. Bu ilaçlarla hastanın belirtilerini bir süre iyileştirmek, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak,her hastada olmasa bile hastanın günlük yaşamdaki aktivitelerini düzeltmek kısmen mümkün olabilmektedir.

Alzheimer hastalığının psikolojik belirtilerinin tedavisi çok problemlidir. Çoğu zaman aile veya bakıcının bu davranışlarla başetme yolları konusunda eğitimi ve sabrı en etkili yöntem olmaktadır. Ek olarak tanıdık bir ortamın sağlanması, ortamın aşırı uyaranlardan arındırılması veya yeterli uyaran sağlanması gibi ilaç dışı yöntemler izlenebilir.

Daha sonraki basamak ise ilaç tedavisidir. Depresyon ve duygulanım bozukluklarının tedavisinde SSRI kullanımı tercih edilmelidir. Davranış problemlerinin tedavisinde nöroleptikler ve kısa etkili benzodiazepinler en sık kullanılan ajanlardır. Ayrıca süreğen saldırganlık ve davranış bozukluklarında propranolol, serotonerjik ajanlar ve karbamazepin ile başarılı sonuçlar bildirilmiştir.

Bütün bu bilgilerin doktor ve sağlık yardımcı elemanları tarafından destek alınarak yürütülmesi uygun olur. 







DMCA.com Protection Status