kullanici955

Takip et
10 years ago


Benim Hepatit C Hikayem - Tedaviye Başlıyoruz

http://motivolog.com/blog/benim-hepatit-c-hikayem-ilk-teshisim-514 yazımdan devam ediyorum.

Doktorum kanser hastalıkları uzmanı ile randevumdan önce görüşüp görüşemeyeceğimi sordu. Şimdiye kadar damardan alınan ilaçlardan kullanıp kullanmadığımı sordu ve dürüst olarak ona evet demek zorunda kaldım. Bu eşimden yıllardır sakladığım bir sırdı. Aslında bu sır ondan sakladığım tek sırdı. Daha sonra doktor bana Hepatit C hastalığının muhtemelen bu ilaçları kullanırken geçtiğini söyledi.

Size burda belirtmek istediğim bir şey var. Her zaman ileriye bakın. Bu değiştirebileceğiniz olan bir şey ve hayatınızın geri kalanının olduğu yer. Her zaman ileriye pozitif bir şekilde bakmayı denemelisiniz. Bunu başardığınız zaman bir kez daha mutlu olacak ve her şeyi yoluna koymuş olacaksınız.

Doktorumla görüşmem bittikten sonra ellerim terlemişti, çünkü kendimi büyük bir sorgulamadan çıkmış gibi hissediyordum. Geçmişte yaşadığımız hataları başkasıyla paylaşırken insanın yaşadığı ve insan doğasında olan bir durum aslında.

Eve gittiğimde direk bilgisayarımın başına geçtim ve hepatitle iligli araştırma yapmaya başladım. Atılmış olan tüm başlıklara inanamadım. Sizi şu konuda uyarmam gerekir ki internette yararlı olan bir sürü şey var ancak bunun yanında bir sürü reklam var ki sizin sağlığınız yerine sizin cüzdanınızla ilgilenen. Şunu söylemek istiyorum ki dışarıda hiçbir sihirli tedavi yok ve her ne pahasına olursa olsun bu tarz sitelerden uzak durmalısınız.

Her neyse, hastalığı araştırırken tedavi edilebilir olduğunu ve sonunda ölüm olmayabileceğini öğrendim. Hiçbir sigortam yoktu ve uzmanla görüşmeye gittiğimde bu durum benim için büyük sorun oldu. Diğer ilgilenmem gereken konu hepatitli olduğunuzu diğer kişilere anlatmanızdı. Benim durumumda bu kolaydı çünkü ailem geçmişte yaşadıklarımı biliyordu ve tedaviden sonra hayata tekrardan tutunduğumu biliyorlardı.

Söylediğim ilk kişi erkek kardeşimdi. Onunla beraber büyüdüğüm ve onunla beraber çalıştığım için bunun kolay olacağını biliyordum. Bana verdiği cevap beklediğim gibi ve destekleyiciydi. Söylediğim ikinci kişi ise annemdi. Onlara böyle bir şey anlatmaya gelince birçok anne çocuklarının kalbine korku salabilir. Ben de farklı değildim. Annemin bu sorunla nasıl başa çıkacağı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ancak çok şükür annem bu sorunu çabuk atlattı diğer anneler gibi. O da benim gibi biliyordu ki geçmiş geçmişte kalmıştı ve zaman, gelecek zaman için savaşmaktı.

Hastalığımdan diğer insanlara bahsettikçe, anlatması daha kolay gelmeye başladı. Şimdi başkasına hastalığımdan bahsetmekten hiçbir şüphem yok. Hatta, şimdiki hedefim hastalığı bilmeyenlere bir eğitim vermek.

Daha sonra eşimle beraber karaciğer hastalıkları uzmanı ile olan randevumuza gittik. Doktorum, alkol kullanmamın şu an için yapabileceğim en kötü şey olduğunu söyledi. Hatta alkosüz biranın da buna dahil olduğunu söyledi. Birisi bana Hepatit C hastası için alkolün roket yakıtı gibi olduğunu söylemişti.

Ayrıca hepatit A ve B aşısı olmam gerektiğini söyledi. Eğer Hepatit C’nin vücudumda aktif olduğu bir zamanda bu virüslerden birine yakalanırsam, beni öldürebileceğini söyledi. Daha sonra herkes gibi Hepatit C önlemleri almam gerekitiğini söyledi çünkü virüsün farklı bir türüne yakalanırsam, bu beni de öldürebilirmiş.

Neredeyse bana tamamen yabancı olan bir dünyaya fırlatılmış gibiydim. Eve döndüğümde virüs için tedaviler okudum. Bu hastalıkla mücadele için vücudun ne gerektirdiğini ve bununla nasıl mücadele verdiği okuduğumda etkilenmiştim. Virüsün tedavisinin olduğu hakkında bir sürü yazı okuduğumda mutlu olmuştum, ancak üzüldüğüm nokta hastalığa ne kadar az önem verildiğini görmekti.

 Bu “bana olmadığı sürece önemsemiyorum.” gibi bir şeydi. Benim için de başkalarının geçmişim hakkında beni suçlaması gibi bir şeydi.  Azılı katillere bile ikinci bir şans veriliyor, Hepatit C taşıyan insanlara neden verilmesin?

Büyük gün gelmişti. Randevu için hem korkuyordum hem de heyecan duyuyordum. Hastanenin hepatit kliniğine vardık ve beklemeye başladık. Bekleme odasında derisi şişmiş ve sarı halde olan bir sürü insan vardı. Hatta bazılarının göz beyazları sararmıştı. Odada gördüklerimden ötürü baya bir üzülmüştüm ve hastalığımın daha erken teşhis edildiği için kendimi suçlu hissediyordum. Ultrason görüntüm ve diğer testlerim henüz olarak karaciğer hasarı göstermemişti. Ancak diğer zavallı insanlar?

Bu savaşı asla bırakmamı fark ettiğim gündü. Bu benim kendime şefkat hissettiğimden daha çok başkaları için şefkat hissettiğim gündü. Kaç kişide aynı kronik hastalık var diye merak etmiştim. Uzun bir süreden sonra doktorun odasına çağırıldım. Doktor bana yaşam tarzımla alakalı bir kaç soru sordu. Ona alkol kullandığımı ve daha önceden de uyuşturucu kullandığımı söyledim. Daha önceden alkol kullandığım için 6 ay içinde tedaviyi başlatamayacağını söyledi. Tedavinin bu kadar geç başlayacağını öğrendiğimde hayal kırıklığına uğramıştım. Daha sonra klinik benden küçük şişelere yerleştirilmiş biçimde kanımı aldı.

Hastalığı düşünmemeye çalışıyordum ancak her defasında aklıma geliyordu. Daha sonra tekrardan neler olup biteceğini kurduğum çılgın senaryolar üretmeye başlamıştım.

Sonunda büyük gün gelmişti. Karaciğere zarar verebildiği için bir damla dahi alkol almadım. Tekrardan hastanenin hepatit kliniğinde oturuyorduk ve gene bekleme odasında benim kadar şanslı olmayan birçok kişi gördüm. Doktorun odasına çağırıldığımda tekrar aynı doktorla karşılaştım ve bana tekrardan yaşam tarzımla alakalı sorular sordu ve son ziyaretimden sonra alkol kullanıp kullanmadığımdan emin olmak istedi. Doktoru ikna ettikten birkaç dakika sonra odaya güler yüzlü bir insan girdi ve karın bölgemi muayene etmeye başladı. Gülümseyerek tedavi olmam için hazır olduğumu söyledi. Daha sonra odadan ayrıldı. Doktor grafik çizelgemi yazmayı bitirdikten sonra tekrardan kanımın alınması gerektiğini ve daha sonra hasta kordinadatörü ile görüşebileceğimi söyledi. Kan testimi verdikten sonra, diğer adamla görüşmeye gittim. İlk kez bu hastalıkla ilgili tıbbi dil ile karşılaştığım zamandı. Bana Genotip 2 olduğumu ve viral yükün 3.2M olduğuğunu söyledi ki bu kötü bir değer değil. Karaciğerimde önemli bir hasar olmadığından ve genotipten dolayı dört ay içinde tavsiye edilen kısanin uygulanacağını söyledi.  Hatta eğer ilk 4 hafta içinde virüsü temizleyebilirsem, daha kısa bir tedavinin olabileceğini, yapamazsam da 6 aydan 1 yıla uzayabileceğini söyledi. Neyse ki besbelli onların bu virüs hakkında çok daha şey bildikleri açıktı. Daha sonra en kısa sürede mevcut kan testleri tamamlandığında benim için ilaçları reçete edebileceğini söyledi.

Bir hafta sonra, ilaçlarımı aldım. Bir ay yetecek kadardı. Meraklı bir şekilde kutuyu açtım ve 4 şişe ilaç ve 4 kutu buldum. Kutulardan birini açtığımda içinde alkollü bez, 2 şırınga ve 2 küçük şişe vardı. Zaten daha önceden bu ilaçlardan birini enjekte yöntemiyle uygulanacağını biliyordum. Prospektüslerden birini açtım ve okumaya başladım. Çoğu tedavinin yan etkileri hakkındaydı ve cidden baya uzun bir yazıydı. Ayrıca enjektenin nasıl yapılacağını da yazıyordu, onu da okudum.

Doktorumu aradım ve ilaçlarımı aldığımı söyledim. Bana tedaviye ne zaman başlamak istediğmi sordu ve ben de bu hafta Cuma başlamak istediğimi söyledim. Bu zamanın ona da uygun olduğunu ve hastaneye giderken yanımda 1 şişe ilaç ve kutulardan birini almamı istedi. Telefonu kapattıktan sonra kendime neden doktoruma kafamdan geçen bütün sorularımı sormadığımı sordum. Burda şunu eklemek istiyorum. Asla tedaviniz hakkında soru sormaktan çekinmeyin. Doktorunuza aklınıza gelen her soruyu sorun. Onların işlerinin bir parçası bu. Benim gibi aynı hataya siz de düşmeyin. Hatta randevunuz gidene kadar aklınıza takılan bütün soruları bir kağıda bile yazabilirsiniz.

Hikayeye geri dönecek olursak, tekrardan hastaneye gittim ve yolda giderken aklıma korkunç bir şey takıldı. Doktor ilaçlarımı yanımda getirmem gerektiğimi söyledi. Bunun anlamı bütün gün hastanede olacağım mıydı? Daha sonra eve gidebilecek miydim? Allahım, doktora daha fazla soru sormalıydım dedim kendi kendime. Sorsaydım, kendimi daha iyi hazırlayabilirdim tedavi için.

Hastaneye vardığımda etrafta gene bir sürü hepatit hastası vardı. Her zaman olduğu gibi tekrardan onlar için içimde derin bir üzüntü oluştu. Onlara bu korkunç hastalıkla başa çıkmaları gerektiğini söylemek istedim. Onlara bu konuda bir şey diyemedim ancak kendimi hastalığım kısa zamanda keşfedildiği için şanslı hissettim.

Sonunda doktorun odasına girdim. Yanımda getirdiğim ilaçları sordu. Onları aldıktan sonra isimlerine bakmaya başladı. İlçalarımı doğruladıktan sonra içim rahatladı ve ilaçlarımı bana geri verdi. Daha sonra odasında olan küçük bir malzeme çantası çıkarttı. Enjeksiyon için, interferonun nasıl karıştırıldığını gösterdi. Çantasından eski bir iğne çıkarttı ve eşim ve bana küçük şişeden solüsyonun iğne ile çekiliceğini gösterdi. Daha sonra kalıntıların nasıl atıldığını gösterdi. Bitirdiğinde bana küçük mavi soğutucu bir çanta verdi.

Çantanın içinde bana gösterdiklerinin aynısının yazılı olduğu bir kağıt vardı. Ayrıca, ilaçlarım bitmeden ezcaneye sipariş vermem gerektiğini söyledi. İlaçlarımı ve çantamı alarak hastaneden ayrıldım. Eve döndükten sonra daha önce hiç yaşamadığım bir yolculuğa çıktığımı biliyordum. Şimdi, Cuma günü  orada ve vücudumu işgal eden ve yolculuğun nasıl bir kısmının nasıl böyle olabileceğini bulan canavara doğru ilk adımımı atıyor oluyordum. 


DMCA.com Protection Status