Ülseratif Kolit-Hastane Süreci

 

                 Tam teşhisten sonra farkına vardım; 2006 senesinden teşhis konulana kadar ne zaman ciddi bir üzüntü yaşasam hep ishal olurdum. Sümüksü şekilde gelirdi günde 10-12 civarında olurdu, lökosit de yüksek olurdu, ateşim olurdu. Ama bir Ercefurly ve reflor veya ornisidfort ile anında toparlardım.

 

                2012 yılında farklı oldu yine ishal olmuştum ama Novosef, Nidazol, Reflor, Metpamid, Debridat...işe yaramadı. Günde 10-12 kere ishalim vardı ama kan yoktu. Doktorum pek şüphe etmedi. İlaçlar tuvalete çıkış sayımı 7-8’lere düşürmüştü ama halsizliğim devam ediyordu. Kolonoskopi istendi ve inflamatuar bağırsak hastalığı şüphesini ilk o gün duydum. Kolonoskopi sonucu “ülseratif kolit” çıktı. “Amann, iyi bari kötü bir şey değilmiş, içer ilacımı iyileşirim” demiştim. Eve gelip internetten bir baktım ki, ömür boyu diyetten ve ilaçlardan bahsediyordu (ki ben ilaçtan nefret ederim,kolayına da içmem) özellikle alkol ve sigaradan uzak durmam gerektiği yazıyordu. Ben bu hastalığı kabul etmiyorum dedim sanki elimdeymiş gibi… Nisan başında artık işime gidemez hale gelmiştim. Ozel bir hastanede ilaç raporum yazıldı; etken madde mesalazin yani salofalk ve tabiî ki Prednol. İlacları kullanmaya başlayalı bir hafta bile olmadı fenalaştım, ateşim yüksek ve ishal inanılmaz seviyeye çıktı. İlaçlar bende tam ters tepki yapmıştı. Bunun üzerine özel üniversite hastanesine gittim. Kolonoskopimi kabul etmediler genel cerrah tarafından yapıldığı için. Buradan sonra sağlık durumum freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı seyretti.

 

27 NİSAN 2012

                 Kolonoskopiden bir gün öncesi içtiğim sıcak deniz suyu lezzetindeki ilaçlı sular bile artık midemi bulandırmıyordu. Bu seferki kolonoskopim özel bir klinikte gastroenterolog tarafından yapıldı. Kolonoskopiniz mutlaka bir gastroenterolog tarafından yapılsın bir genel cerrah değil. Tamam ikisi de doktor olabilir ama algıda seçici olmaları branşlarından dolayıdır. Ameliyat öncesinde bir daha bu işleme maruz kalmamak için mutlaka dediğimi yapmanızı şiddetle tavsiye ederim. Kolonoskopi sonucu hemen çıktı “Ben ülseratif kolittim.”  Bu artık kesinleşti. Ateşim düşmüyordu. Bugün 39 civarıydı hep ve en sonunda hastanede fenalaştım. Doktorum Uz.Birol Baysal hemen yatışımı sağladı. Bugün itibariyle ateş düşürücü, prednol, salofalk kullanmaya başladım. Ama pek iştahım yoktu. Bir kağıt kalem verdiler, günde kaç kere tuvalete çıktığıma dair tarih atıp kansızsa  “-“ eksi, kanlı ise “+” işareti yapmamı istediler. Ama bende hala kan yoktu. Ateşim düşmüştü.

 

28 NİSAN 2012

                Doktorlar her zaman geliyor ama çoğunlukla asistan. Ateşim bugün de yükseldi ve artık kan gelmeye başladı. Tuvalet kıpkırmızı oluyordu ve artık ağrılarımı kesmiyordu sanki ilaç. Ateşim hala ilaç ile kontrol altındaydı.

 

29 NİSAN 2012

                Yemekleri yiyemiyordum, prednol sebebiyle hiç tuz yoktu ve gerçekten çok lezzetsizdi. Bu arada vitaminsizlikten dilimde bir şeyler çıktı. Acıyordu, mantar olmuş. Damla verdiler. Bu arada akciğer filmi falan çekildi. Bir sürü idrar, gaita testi…vs. aklınıza ne gelirse yapılıyor. Ama hala BT çekilmedi bu da işin komik kısmı olsa gerek. Hala ateşim çıkıyordu. Crp oranım gün gün yavaş da olsa artıyordu.

 

30 NİSAN 2012

                İshal sayım 35’e çıktı. Canım yanıyordu ve ağrı kesici bir şeye yaramıyordu. İştahsızlığım iyice arttı. Yoğurt ve meyve suyu yiyebiliyorum sadece. Biri bana bu hastalıkta bazen 20 kg.’ya kadar verildiğini söyledi bugün. “Yok daha neler” dedim.

 

1 MAYIS 2012

                Resmi tatil nedeniyle hastanede kimse yok. Ama ben iyi hissetmiyorum kendimi hala bir düzelmem yok gibi sanki. Hala yemek yiyemiyorum mide bulantım var. Bir de çok terliyorum.

 

2 MAYIS – 7 MAYIS 2012

                Doktorlara iyi olmadığımı söyledim. Zaten Crp gün gün yükseliyor. Prednol’u iyice arttırdılar, Salofalk ise aynı dozda. Günler geçti. Ama ben hiç iyi olmadım. 7 Mayıs gecesi ilk kez tuvalette yığıldım. Ağrım inanılmazdı başım dönüyordu ve sabahtan beri ara ara kusuyordum. Gelen ziyaretçilerin sadece sesini duyuyordum, gözümü açamıyordum, çok terliyordum. Yatağıma su dökülmüş gibiydi. Bu arada 8 kg. vermiştim.

            

8 MAYIS 2012

                Crp bir anda ani artış gösterdi ve ben artık bitiktim. Bir sürü teste tabi tutuldum, akciğer filmime kadar tekrar çekildi. Her gün şeker ve diğer kan testleri yapılıyordu. Bazı kan değerlerim (kalsiyum,potasyum, demir…vs.) panik değere geçmiş. BT henüz çekildi ama artık bir yudum da yesem çıkartıyordum. BT öncesi içilen ilacı dayanamadım ve BT esnasında kustum. Dün gece tuvalette yıkıldığımı duyunca annem bu gece benimle hastanede kaldı. Arkadaşlarım gelmiş. Hiçbirini hatırlamıyorum. Hala çok fazla terliyordum ve ağrı kesiciler sancılarımı kesmiyordu artık.

 

9 MAYIS 2012

                Hiç gözümü açamadığımı hatırlıyorum. Çok terliyordum, bazen uyandığımda sesleri duyuyordum. Karnım çok şişmişti. O kadar kilo vermeme rağmen 4-5 aylık hamile gibi karnım vardı. Canım yanmıyor artık sanki ya da ben hissedemiyordum. Bugün hiç kimseyi ne duydum, ne de gördüm. Sadece annemin bir ara kızıma bir şeyler oluyor diye doktorlara söylendiğini hatırlıyorum. Bir Doç.Dr. Orhan Bey geldi elini hızla karnıma basıp çekiyordu ve canımı cidden yaktı. O odadan gittikten sonra gözlerim yine kapandı. Bundan sonrasını annem anlatıyor; bir anda beyaz önlüklü doktorların biri gidiyor, ikisi geliyor, ikisi gidiyor üçü geliyor, sonra biri gidiyor… ama içlerinde yeşil ameliyathane kıyafetleri vardı. Anladım kötü bir şeyler oluyordu, diyor. Benimle ilgili bazı kağıtlar getirmişler ve birkaç saat içinde ameliyata alınmazsam öleceğim söylenmiş. Çünkü bağırsağım ülseratif kolit veya ilaç veya her nedense bilinmeyen bir sebepten perfore olmuştu yani bizlerin anlayacağı tabirle patlamıştı ve bütün pislik içime akıyordu. Beni ameliyata götürdüklerini sedyeyi hatırlıyorum.

 

                Bakın bunu üzerine basa basa söylüyorum, daha önce duymuştum; ameliyata nasıl girersen öyle çıkarsın. Ben anestezi öncesi orman bitiminde başlayan bir kumsal ve cam gibi bir denizde yüzdüğümü hayal ettim. Anestezi uzmanım Yrd.Doç.Dr. Asım Esen’di, iyi olacağımı hiç korkmamı söyledi. Şefkat güzel bir şey; serumumu taktı, boneme yardımcı oldu,konuştu. 1-2… daha 3 diyecektim. J Ama hemen uyumuşum. 5 buçuk saat ameliyatta kaldım. Doktorum araştırma görevlisi Uz.Dr. Süleyman Bozkurt’tu. Bağırsaklarımı dökmüşler, yıkamışlar, ayıklamışlar ve tekrar içeri koymuşlar bu arada perfore olan 40 cm’lik parçayı alıp patalojiye göndermişler. Epikrizimi başka doktorlar okuduğunda Dr. Süleyman Bey’in beni ölümden kurtardığını hep söylemişlerdi.

 

10 MAYIS 2012

                Uyandığımda hala ateşim vardı, üzerimden bir sürü kablo çıkıyordu. Dit dit dit dit … taşikardim vardı. Nabzım 150’lerdeydi. Çok susamıştım, sadece su istiyordum. Doktorlar bunun mümkün olmayacağını söyledi. Karnımın sağ yanından ilk kez gördüğüm bir poşet sarkıyordu, ostomiymiş. Ona bir şeyler gelmeden içmemin mümkün olmadığını söylediler Allah’tan 12 saat sonra poşet dolmaya başladı. Hemen su istedim. 1,5 litre suyu ve 1 litre meyve suyunu içtim o gün. Ateşim hala çıkıp duruyor.

 

11 MAYIS 2012 – 17 MAYIS 2012 

                Bahtsız bedeviyim ben J . Doktorum bandajları söktü ve leş gibi kokuyordu. Enfeksiyon dedi. Alttan birkaç dikiş aldılar ve ilk temizleme işlemi çığlıklarım arasında yapıldı. Her gün ateşim vardı, crp yükseliyordu.

 

                Tuşe yaptılar, makattan sıvı ve biraz kan geldi. Sondamı bugün çıkardılar. Bu arada Ensure diye bir içecek verdiler, mama diyebiliriz. Kakaolusunun tadı süper. Zaten bayağı aç olduğum için tenekeyi kafama diktim ve yarısına kadar içtim. Hay yapmaz olaydım. Kimse beni uyarmamıştı da. Öyle ağrım oldu ki anlatamam. Karnımda bir aslan var sanki devamlı gırrr,hırrr, gürrr sesler çıkartıyor. Hani seslerden rahatsızlığım yok ama ağrı beni mahvediyordu.

 

                Karnıma her gün pansuman yapılıyordu. Tekerlekli pansuman aracının sesini duyduğumda titremeye başlıyordum. Böyle bir acı yoktu; karnımda 2 parmak derinliğinde bir yarık vardı ve her gün birkaç dikiş alınıyordu ve temizleniyordu. Açık yaranın temizlenmesi kadar acı veren bir şey yok.

 

                Durumum yine kötüleşmeye başladı crp ve lökosit yükseliyor, bunun bir sonu olması lazım diye düşünüyorum. Ateşim çıkıyor ve inmek bilmiyor. Sanırım kilo vermiştim yine el bileklerimin inceldiğini fark ettim ve takatım hiç yoktu, umudum da kalmamıştı. Helallik falan istedim ve kimseyi hastanede istemiyordum. Beni herkes son halimle hatırlasın.

 

                Artık pansuman yapılırken sadece inliyordum, gözlerimden yaşlar akıyordu. Karnımdaki koca yarık bir takım yakan sıvılarla devamlı temizleniyordu ve o kötü kokular gün geçtikçe azalıyordu.  Doç.Dr. Hüseyin Kadıoğlu’na bana doğum günümde hediye vermesini ve 2.  ameliyatımın yapılacağı haberini vermesini istemiştim. Son gün bütün dikişleri aldılar tamamen ve bu gece ilk kez korsem ile yatmam gerektiğini söylediler.

 

18 MAYIS 2012

                Bugün benim doğum günüm ve Doç. Dr. Hüseyin Kadıoğlu her zamanki gibi güler yüzle gelip bugün ameliyata alınacağımı söyledi. Öğlen ameliyata aldılar. Yine 1,2… 3’ü yine duyamadım J Karnımdaki ölü derileri temizleyeceklerdi basit bir şeydi 1-1,5 saat süreceği söylenmişti. Ama doktorum Uz.Dr.Süleyman Bozkurt titiz davranıp bağırsaklarımda gördüğü yapışmaları tek tek temizleyip tekrar yerleştirmiş. Dolayısıyla 3,5 saat sonra beni odama getirdiler. Bu sefer daha beterdi, göğsümde kablolar vardı, karnımda 3 tane diren, aşağıdan sonda, ostomi torbam ve burnumdan sarkan hortum, üzerine bir de boynumda açtıkları damar yolum vardı. J Her tarafımdan bir şeyler sarkıyordu. Yaratık olduğuma yemin edebilirdim.  Yine susuzdum sadece su istiyordum, deliler gibi su içmek istiyordum ve doktorlarımı bezdirecek şekilde yalvarıyordum. Ama 1. ameliyatta dedikleri gibi ostomi torbama bir şeyler gelmeden bu mümkün değil.

 

19 MAYIS 2012

                Benim neyim doğru gitmiş ki, ameliyatım doğru gitsin! Ostomi torbam hala çalışmıyor. Deliler gibi su istiyorum. Karnım acıyor ve çok gergin.

 

21 MAYIS 2012

                Hala ostomi torbama gelen bir şey yok.

                Ve sonunda bugün doktorum gelip bana içecek bir şeyler vereceğini söyledi. Masaya yarım litrelik pet su şişesini koyduğunda sevinçten gözüm döndü hemen içmek istiyordum ama sevimli gülüşle içine bir şey boşaltı “2 saatte bunu iç geliyorum” dedi. Allah’ım !!! Hayatımda bu kadar berbat, acı bir şey içmemiştim. Sonrasında BT çekildi, floroskopiye girdim.

 

22 MAYIS 2012

                Öyle acı öyle iğrenç bir ilaçtı ki floroskopi öncesi içtiğim o şey… eminim onun tadından dolayı çalıştı bu ostomi. Bugün bir baktım ki poşete bir şeyler geliyor. Bugün itibariyle artık sıvıları alabilmeye başladım. Bu sefer çok dikkatliyim; öyle kafama falan dikmiyorum.

 

26 MAYIS 2012

                Bugün katılara başlandı üstelik "boool protein" diye yazmışlardı kağıdıma. Ne olduysa oldu azcık bir şeyler yedim, kusma hissi bir türlü yakamı bırakmadı. Ağrım falan da olmadı ama devamlı öğürüyordum. Ne olduğunu hiç anlamadım. Tabi hastaneden çıktıktan sonra Gökhan’ın durumunu okuyunca bunun normal olduğunu anladım. Mide çalışmamaktan bu hale geliyormuş.

                Bundan sonra gün gün durumum iyiye gitti. Kongre nedeniyle doktorum şehir dışındaydı.

 

4 HAZİRAN 2012

                Beklediğim doktorum Süleyman Bozkurt gelmişti. Artık taburcu olabileceğimi onun ağzından duydum. Kapama ameliyatını 6 aydan önce olmayacağını söyledi. Çünkü bayağı hırpalanmıştım. Ben bu hastaneden hiç çıkamayacağımı düşünmüştüm ne yalan söyleyeyim. Çok zor yürüyordum hiç gücüm yoktu. Hastanenin dışında derin bir nefes aldım. Arabaya bindim, oturmak çok garipti. Eve vardığımızda annem tam eşyaları indirirken olan oldu, yere yığıldım. Eve girdiğimde tek merak ettiğim şey vardı kilom neydi. Ve şokkkk! Tam 20 kilo vermiştim. Aynada kendimi gördüm hortlağa benziyordum, hastalıkla zayıflamak acayip bir şeymiş. Yatağıma uzandım, ağrım – sızım yok. Evimde olmak çok güzel…

 

5 HAZİRAN 2012

                Evimde uyandım, hayalim gerçek oldu; yağmur yağıyordu. Sabah annem yavaşça başucumdaki pencereyi açmıştı. Hastanede kaldığım sürede kapalı camlar vardı ve yağmur yağarken çok ağlamıştım o kokuyu, hissi yaşamak istemiştim. Hala yağmur yağarken şemsiye kullanmıyorum, yüzüme değen her yağmur damlasına şükrediyorum.



kullanici1118 demis ki:

Funda Hn. çok geçmiş olsun. Kapama ameliyatı ve sonrası için neler yaşadınız bilgilendirir misiniz?
Beğen (0) | Rapor | Permalink | 10 years ago

assurdo demis ki:

Funda Hanım, inanılmaz bir hikaye! Çok büyük sıkıntılar yaşamışsınız ve ne mutlu ki mutlu bir son ile bitmiş. Detaylı olarak gün gün yazdığınız için çok teşekkür ederim. Diğer kullanıcılar için çok yararlı bir kaynak olacak bu yazınız.
Beğen (2) | Rapor | Permalink | 11 years ago
DMCA.com Protection Status